Gen Terapisi Nedir? Somatik ve Germline Tedavi Yöntemleri, CAR-T ve Yeni Nesil Uygulamalar

Cache-Control: public, max-age=31536000
Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), genetik mühendisliği teknolojisi ile DNA yapısı değiştirilmiş bitki, hayvan veya mikroorganizmalardır. Transgenik organizmalar, gen aktarımlı organizmalar, biyomühendislik organizmaları gibi isimlerle de anılan GDO’lar; bir türden başka bir türe gen aktarımıyla elde edilen canlılardır. Bu teknolojinin temel amacı, besin kalitesini artırmak, zararlılara direnç sağlamak, ilaç ve terapötik protein üretmek gibi biyoteknolojik hedefleri gerçekleştirmektir.
GDO’lar özellikle ABD’de yoğun şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, ABD’de üretilen mısır ve soyanın %60’ından fazlası GDO içermektedir. Genetik mühendisliği sayesinde geliştirilen başlıca özellikler şunlardır:
Bitkisel ürünlerde zararlılara ve herbisitlere direnç: Mısır, pamuk ve patates gibi ürünler zararlılara dirençli hale getirilmiştir. Aynı şekilde, soya ve mısırda yabani ot ilaçlarına dayanıklılık sağlanmıştır.
Raf ömrü ve besin değeri artışı: Domates ve çilekte raf ömrü uzatılmış, aroması artırılmıştır. Pirince beta karoten (provitamin A) kodlayan genler aktarılmış, “Altın Pirinç” elde edilmiştir.
Hayvansal üretim: Süt proteinleri, laktoz miktarı, kolesterol düzeyi gibi süt ve yumurta bileşenleri değiştirilerek hem besinsel kalite artırılmış hem de bazı gıda intoleranslarına çözüm geliştirilmiştir.
Terapötik protein üretimi: İnsan faktör IX, antitrombin III, insan serum albümini, monoklonal antikorlar gibi proteinler, transgenik hayvanların sütlerinde üretilebilmektedir.
Mikroorganizmalarla biyoteknolojik üretim: Genetiği değiştirilmiş maya, bakteri ve küfler; aşı, ilaç, peynir, bira ve ekmek üretiminde kullanılmaktadır.
Çevresel uygulamalar: GDO’lar biyolojik temizleme (biyoremediasyon) gibi çevre dostu teknolojilerde de rol oynamaktadır.
Besin değeri artırılmış GDO’lar, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yetersiz beslenmenin önlenmesinde büyük rol oynayabilir. Kassava gibi temel besinlerde viral hastalıklara direnç ve yüksek besin içeriği hedeflenmektedir. Aynı şekilde, doymamış yağ asidi oranı artırılmış kanola, soya ve ayçiçeği gibi bitkilerle daha sağlıklı yağlar elde edilebilmektedir.
![]() |
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar |
GDO’larla ilgili endişeler genellikle uzun dönem sağlık etkileri, çevresel etkiler ve etik boyutlar üzerine yoğunlaşmaktadır:
Genetik etkileşim ve besin profili değişimi: Aktarılan genler besin içeriğini tahmin edilemeyen biçimde değiştirebilir. Bu durum, besin-gen etkileşimi ve metabolizma üzerindeki etkiler açısından dikkatle değerlendirilmelidir.
Yatay gen transferi: GDO'lu gıdalardan alınan DNA’nın bağırsak mikroflorası ya da insan genomu ile etkileşime girme olasılığı, teorik olarak antibiyotik direncinin artmasına neden olabilir.
Alerji riski: Fındık geni aktarılan soya örneğinde olduğu gibi, GDO’lar beklenmeyen alerjik reaksiyonlara yol açabilir.
Çevresel etkiler: “Gen kaçışı” riskiyle doğal türlerin yok olması, süper ot ve böceklerin oluşması, toprak mikroflorasının değişmesi gibi ekolojik sonuçlar doğabilir.
“Terminatör teknolojisi”: GDO’lu tohumların bir sonraki nesilde ürün vermemesi, üreticinin sürekli tohum satın alma zorunluluğu doğurur ve biyolojik çeşitlilik açısından risklidir.
GDO çalışmaları biyoloji, tıp, tarım ve çevre bilimlerinin ortak çalışma alanıdır. Bu nedenle GDO konusunun sadece biyoteknolojik faydalarıyla değil, uzun vadeli sağlık etkileri, etik kaygılar ve çevresel sorumluluklarla birlikte değerlendirilmesi gerekir. Tıbbi genetik uzmanları, genetik danışmanlık sürecinde hastaların bu ürünlerle etkileşimini de sorgulamalı ve özellikle genetik hastalıklar, alerjiler veya intoleranslarda bireyselleştirilmiş öneriler sunmalıdır.
WHO: Genetically Modified Organisms Fact Sheet, 2025
NIH Genetic Engineering Overview, 2024
FAO – GM Foods and Nutrition, 2024
EFSA – Risk Assessments of GMOs, 2025
Yorumlar
Yorum Gönder