Gen Terapisi Nedir? Somatik ve Germline Tedavi Yöntemleri, CAR-T ve Yeni Nesil Uygulamalar

Resim
Gen Terapisi: Genetik Hastalıkların Geleceğe Taşınan Umudu Gen terapisi , mutasyona uğramış genlerin düzeltilmesi veya fonksiyonel genlerin ilgili dokuya aktarılması yoluyla hastalıkların tedavi edilmesini hedefleyen deneysel bir biyoteknolojik yaklaşımdır. 2024 itibarıyla bazı gen tedavileri klinik uygulamalara geçmiş olsa da, çoğu hâlâ araştırma ve klinik deneme aşamasındadır. Başta kistik fibroz, Duchenne müsküler distrofi, hemofili, talasemi ve orak hücre anemisi gibi monogenik (tek gen hastalığı) bozukluklar olmak üzere, kanser ve viral enfeksiyonlar gibi edinsel hastalıklar da gen tedavisinin hedefi haline gelmiştir. Gen Terapisinin Temel Yöntemleri Gen tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri, rekombinant DNA teknolojisi ile oluşturulmuş genetik materyalin, bir vektör aracılığıyla hedef hücrelere taşınmasıdır. Bu vektörler sıklıkla modifiye edilmiş adenovirüs , lentivirüs , AAV (adeno-associated virus) gibi viral taşıyıcılardır. Alternatif olarak, plazmidler,...

Depresyon ve Genetik

Depresyon Genetiği: Nedir, Nasıl Etkiler ve Genetik Bağlantılar

Depresyon; azalmış konsantrasyon, enerji eksikliği, düşük benlik saygısı, iştahsızlık ve uyku bozuklukları gibi semptomların yanı sıra kalıcı düşük ruh hali ile tanımlanan, dünya genelinde yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Klinik olarak oldukça heterojen bir yapıya sahip olan depresyon, bireylerin semptom şiddeti, tedaviye yanıt ve sonuçları açısından büyük farklılıklar gösterir. Dünya nüfusunun belirli bir zamanda %2-4'ünü, yaşam boyu ise %16'sını etkilediği bilinmektedir.

Depresyonun Poligenik Yapısı ve Genetik Temelleri

Depresyon, poligenik ve multifaktöriyel bir hastalıktır. Genetik yatkınlık, birçok genetik varyantın etkisiyle çevresel faktörlerin birleşmesi sonucu ortaya çıkar. Bu varyantların belirlenmesi, hastalığa yatkınlığın tespitinden çok, bireylerin ilaç seçimi ve tedavi süreçlerinin izlenmesi açısından önem taşır.

Son 40 yıl içinde yapılan ikiz çalışmaları, genetik faktörlerin depresyonun oluşumunda %31-42 oranında etkili olduğunu ortaya koymuştur. Border ve arkadaşlarının (2019) yaptığı kapsamlı bir çalışmada, SLC6A5, BDNF, COMT ve HTR2A gibi depresyonla ilişkilendirilen 18 majör gen incelenmiş, ancak bu genlere dair net destekleyici bulgulara ulaşılamamıştır.

Genom Çapında Çalışmalar (GWAS) ve Aday Genler

Genetik araştırmalar depresyonun poligenik yapısını destekler. Genom çapında ilişkilendirme çalışmaları (GWAS), depresyon ile ilişkili 102 yaygın genetik varyantı tanımlamıştır. Ancak bu varyantlar, depresyona genetik katkının yalnızca küçük bir kısmını oluşturur ve her bir varyantın riske etkisi sınırlıdır.

Depresyon ile ilişkilendirilen aday genler arasında dopamin taşıyıcı (DAT), beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF), 5-hidroksi triptamin taşıyıcı (5-HTT) ve katekol-O-metiltransferaz (COMT) genleri bulunmaktadır. Özellikle stres ve travma gibi çevresel faktörlerin bu genlerin ekspresyon seviyelerini etkileyerek bireylerin depresyona yatkınlığını artırdığı bilinmektedir.

Depresyon ve Genetik

HPA Ekseni ve Genetik Etkiler

Hipotalamik-hipofiz-adrenal (HPA) ekseni, depresyonun biyolojik temellerinde kritik bir role sahiptir. FKBP5 geninin ekspresyon seviyelerinin, bireylerin depresyon geçmişiyle yakından ilişkili olduğu gösterilmiştir. Ayrıca CRHBP ve CRHR1 genlerinin, bireylerin antidepresanlara yanıtını etkileyebileceği belirtilmiştir.

Son çalışmalarda, kronik stresin hipokampusta IL10 gen ekspresyonunu azalttığı ve bu durumun monoaminerjik nörotransmitter aktivitesini etkileyerek depresif belirtileri artırdığı tespit edilmiştir. Bağırsak mikrobiyotası ve beyin arasındaki bağlantının depresyon üzerindeki etkileri ise giderek daha fazla ilgi çekmektedir.

Yeni Aday Mekanizmalar ve Tedavi Yönelimleri

Depresyon araştırmalarında NETRIN1 sinyal yolu, merkezi sinir sisteminin gelişimi sırasında doğru sinir devrelerinin oluşumuna katkı sağlayan önemli bir mekanizma olarak tanımlanmıştır. Bununla birlikte, bağırsak mikrobiyotasını düzenleyici yaklaşımların, hipokampusta BDNF ekspresyonunu artırarak depresyon tedavisinde destekleyici etkiler sağlayabileceği öne sürülmektedir.


Sonuç

Depresyonun genetik temelini anlamak, sadece yatkınlık tespiti açısından değil, bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi açısından da büyük önem taşır. Genetik faktörlerin çevresel etkilerle nasıl etkileşime geçtiğini daha iyi anlamak, depresyon tedavisinde yeni ufuklar açabilir.


Kaynaklar

  • Border, R., et al. (2019). Major Depression Candidate Gene Analysis.
  • Diğer güncel çalışmalar için PubMed veya Google Scholar gibi akademik platformları inceleyebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amyotrofik Lateral Skleroz, ALS Genetik mi?

Prematür Ovarian Yetmezlik, Erken Menopoz

Spinal Müsküler Atrofi (SMA): Genetik Temeller, Klinik Bulgular ve Tedavi Seçenekleri